- satış
isim Satma işi
- ele vermek
suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak, ihbar etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- hayal kırıklığı
isim Çok istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmeyişinden duyulan üzüntü"Al sana bir hayal kırıklığı daha!" - A. Erhat
- aldatmak
-i Beklenmedik bir davranışla yanıltmak"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- hile
isim Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika
- satmak
-i Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek"Geniş arazisini parselleyip sattı." - T. Buğra
- aldatma
isim Aldatmak işi, deside, al, hıyanet
- satılmak
nsz, -e Satma işi yapılmak"Bu kitap, kendi ağırlığında altınla dahi satılsa satan yine zararlı çıkar." - A. Kabaklı
- tasfiye etmek
arıtmak, temizlemek"Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?" - T. Buğra
- kazıklamak
-i Bir tarla veya arsanın sınırını belirtmek için kazık çakmak
- ihanet etmek
hainlik, kötülük etmek"İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı." - T. Buğra
- beğendirmek
-i, -e Beğenilmesini, hoş görünmesini sağlamak"Bunun ilk kademesi Ali Bey'e hikâyesini beğendirmek olacaktı." - H. E. Adıvar
- beğenilmek
nsz İyi ve güzel bulunmak"Hususi numaraları ile tutuluyor, beğeniliyor, alkışlanıyordu." - O. C. Kaygılı
- bütün malını satmak
- itimatsızlık göstermek
- satmak, satılmak, alıcı bulmak, sattırmak, ikna etmek, benimsetmek, inandırmak, kabul ettirmek, satmak, kandırmak, aldatmak, yutturmak, dalavere, oyun, dolap, üçkâğıt
- satışta rağbet görmek
- satışım artırmak
- satışıyle meşgul olmak