- durmak
nsz Hareketsiz durumda olmak"Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- tutulmak
nsz Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak"Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu." - E. E. Talu
- tutukluk yapmak
silah çalışmaz olmak"Ama bizde bir tutukluk vardı, ses birliğini kuramıyorduk bir türlü." - A. Erhat
- tutukluk yapmak, çalışmamak