- acele etmek
çabuk davranmak, ivmek"Adam, acele adımlarla tekrar geri dönüyor, süratle merdivenlerden iniyor." - E. M. Karakurt
- kaçmak
-e Hızla koşup bir yere saklanmak"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- koşmak
nsz Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek"Ben kaçıyorum, abim de arkamdan koşuyor." - A. Ağaoğlu
- seğirtmek
nsz Sıçrayarak yakın bir yere doğru koşmak"İçeriye girip de kalem odasına doğru seğirttiği anda odacı sokaktan seslendi." - E. E. Talu
- telaş etmek
sıkıntı duyarak acele etmek, endişelenmek, telaşlanmak"Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık." - H. Taner
- koşturmak
-i Koşma işini yaptırmak"Atları hızla koşturdu."
- acele etme
- kaçarcasma koşmak
- acele etmek, seğirtmek