- kesif
sıfat Yoğun"Karanlık, karın beyazlığıyla karışınca daha kesif, elle tutulur gibi bir şey oluyor." - N. Hikmet
- keşif kolu
isim, askerlik Düşmanın durumunu anlamak, arazi ve yollar hakkında bilgi toplamak için gönderilen kol
- alaya almak
alay etmek, eğlenmek
- aramak
-i Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak"Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı." - S. F. Abasıyanık
- gözcü
isim Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse"Ama adam, gözcünün kendi gördüğünden daha fazlasını görmediğine emindi." - İ. O. Anar
- keşfetmek
-i Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak"İki genç kadın, birbirlerini keşfeden iki yalnız çocuk gibi memnundular." - H. E. Adıvar
- hakir görmek
önemsememek, değer vermemek, küçümsemek, küçük görmek, hor görmek"O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir." - N. F. Kısakürek
- istihza etmek
gizli veya kinayeli bir biçimde alay etmek, alaya almak"Sivri burnu, korkunç bir istihza ile şimdi bana doğru uzamıştı." - Y. Z. Ortaç
- izci
isim İz güderek aradığını bulabilen kimse, keşşaf
- gözcülük
isim Gözcünün yaptığı iş"Körfezde gözcülük vazifesini yapan bir düşman gemisi hareketimizi sezse, bizi pek güzel avlayabilir." - H. S. Tanrıöver
- izcilik
isim İzci olma durumu
- keşfe çıkmak
- izci çocuk
- keşif yapmak
- küçümseyerek reddetmek
- alay etmek. scout at küçümsemek
- açık saha oyuncusu
- dolaşıp keşfetmek. scout around arayıp taramak. scout plane keşif uçağı. boy scout erkek izci
- girl scout kız izci. on the scout keşif görevi yapmakta
- istihza etmek.
- keşfe çıkmış
- keşfe çıkmış.