- dövmek
-i Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak"Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" - H. E. Adıvar
- dolaşmak
nsz Gezmek, gezinmek"Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik." - H. S. Tanrıöver
- koşmak
nsz Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek"Ben kaçıyorum, abim de arkamdan koşuyor." - A. Ağaoğlu
- gezinmek
nsz Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek"Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." - P. Safa
- taramak
-i Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek"Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu." - Y. Kemal
- seğirtmek
nsz Sıçrayarak yakın bir yere doğru koşmak"İçeriye girip de kalem odasına doğru seğirttiği anda odacı sokaktan seslendi." - E. E. Talu
- ovmak
Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek"Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum." - S. M. Alus
- bol su ile temizlemek
- süpürüp götürmek
- acele geçmek
- arayarak dolaşmak
- müshil vermek
- ovalayarak temizlemek
- ovarak temizleme
- baştan başa dolaşmak, her tarafı dolaşarak karış karış taramak,
- akan suyun aşındırarak düzlettiği yer
- kum veya fırça ile parlatmak
- ovarak temizlemek
- taramak.