- ateşe tutmak
az ısıtmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
- yanmak
nsz Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak"Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir." - Anayasa
- yakmak
nsz Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek
- kurutmak
-i Suyunu ve ıslaklığını giderip kuru duruma getirmek"Gözyaşlarını kurut, dedi, bilirsin ki kader değişmez." - C. Meriç
- kavurmak
-i Bir şeyi bir kabın içinde kendisinden başka bir malzeme koymadan pişirmek"Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." - S. Birsel
- kavrulmak
nsz Kavurma işi yapılmak
- alazlamak
-i Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak
- acı tenkitlerle incitmek
- hafif yanık
- hafifçe yakıp sızlatmak
- kavurucu
- yanık izi. scorched earth policy düşmanın yararlanmasını önlemek için bütün mahsulu ve ziraat araçlarını imha etme politikası. scorch'er yakan şey veya kimse
- çok sıcak
- çok sıcak.