- Seccade
Üzerinde bir tek kişinin namaz kılabileceği büyüklükte, halı ya da kumaştan yaygı, namazlık.
- serpmek
-i Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak
- akıtmak
-i, -e Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek
- yaymak
-i, -e Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek"Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." - N. Cumalı
- yayılmak
nsz Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
- dağıtmak
-i Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." - Y. K. Beyatlı
- saçmak
-i Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek"Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı." - M. Ş. Esendal
- serpiştirmek
-i, -e Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpmek"Serpiştiriyordu kar soğuk gece yarısı." - B. Necatigil
- dağılmak
nsz Toplu durumdayken ayrılıp birbirinden uzaklaşmak"Zaten arkadaşlarımın her biri bir yana dağılmıştı," - A. Ümit
- savurmak
-i Havaya atıp dağıtmak, saçmak"İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır." - N. F. Kısakürek
- saçılmak
nsz Saçma işi yapılmak
- dağılıp gözden kaybolmak
- saçmak, serpmek, dağıtmak