- kurban
isim, din b. (***) Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan"Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli." - Y. Z. Ortaç
- zarar
isim Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat"Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." - M. Ş. Esendal
- özveri
isim Bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi çıkarlarından vazgeçme, fedakârlık"Daha bilgili olmalı, daha çok özveride bulunmalı ve zekice davranmalıyız." - A. Ümit
- kurban etmek
kurban kesmek"Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli." - Y. Z. Ortaç
- feda etmek
kıymak, gözden çıkarmak
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- adamak
-i, -e Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek
- fjtif
- kurban etme
- feda etme
- fedakarlık
- kurban olarak kesmek
- zararına satmak
- sunam
- fida
- kurban fedakarlık
- kurban, özveri, fedakârlık, kurban etmek, feda etmek, uğrunda harcamak, gözden çıkarmak, zararına satmak