- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- düğüm
isim İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- sürtme
isim Sürtmek işi
- sürtünme
isim Sürtünmek işi"Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz sesi işitti." - P. Safa
- engel
isim Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- güçlük
isim Zorluk"Halk için, halkla beraber her güçlüğü yeneceğine inanarak dağlar gibi gürlüyor." - E. C. Güney
- sinirlendirmek
-i Sinirlenmesine sebep olmak"Aklıma gelince sinirlendiriyor, hasta ediyor." - N. Ataç
- masaj yapmak
sağlık, bakım ve yarışmalara hazırlık amacıyla vücudun çeşitli bölgelerini özel araç ve yöntemlerle ovmak, ovuşturmak
- ovma
isim Ovmak işi
- ovmak
Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek"Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum." - S. M. Alus
- dokundurmak
-i, -e Dokunmasını sağlamak"Ayakkabıyı çıkaracak oldular, ben dokundurmuyorum ki adamlar çıkarsınlar." - M. Ş. Esendal
- mahzur
isim Sakınca"Artık söylemekte bir mahzur olmadığından gizlemek abes." - R. H. Karay
- sürtmek
-i, -e Bir şeyi bastırarak diğer bir şeyin üzerinden geçirmek"Cemal ellerini hızlı hızlı birbirine sürttü." - S. F. Abasıyanık
- ovalamak
-i Ellerini bir şeye veya birbirine sürtmek"Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." - Ö. Seyfettin
- ovalama
isim Ovalamak işi"Alnına ve şakaklarına soğuk su serperek başını ovalamaya devam etti." - P. Safa
- kazımak
-i Bir aleti sürterek bir şeyin yüzündeki tabakayı kaldırmak"Tahtanın boyasını kazımak."
- pürüz
isim Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik veya kusur"Cildin pürüzleri."
- sürtüşmek
nsz, -le Birbirine sürtünmek
- ovmak, ovalamak, sürtmek, sürtünmek, sürtme, sürtünme, ovma, ovalama, güçlük
- ovup cilâlamak
- sinirlendirici şey
- sürtünmeyle çıkmak