- başkaldırı
isim Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme, başkaldırma, ayaklanma, isyan
- başkaldırmak
-e Ayaklanmak, isyan etmek"Hiçbir şeye isyan etmez, kimseye başkaldırmazdı." - P. Safa
- karşı gelmek
başkaldırmak"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- iğrendirmek
-i İğrenmesine yol açmak"Bazen genç, güzel, bazen insanı ürkütecek, iğrendirecek kadar çirkin kadın..." - S. F. Abasıyanık
- tiksindirmek
-i, -den Tiksinmesine yol açmak
- ayaklanma
isim Ayaklanmak işi
- isyan
isim Başkaldırı"Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." - Atatürk
- kalkışma
isim Kalkışmak işi
- ayaklanmak
nsz Çocuk yürümeye başlamak
- isyan etmek
ayaklanmak"Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." - Atatürk
- başkaldırma
isim Başkaldırı"Tartışma, insanların ızdırap ve acıya karşı duydukları başkaldırıya dayanıyordu." - H. E. Adıvar
- tiksinmek
-den Bir şey, bir kimse, bir düşünce, bir durum vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, ikrah etmek, istikrah etmek"Herkes, körü körüne emrine girdiği bu adama tiksinerek bakıyor." - N. F. Kısakürek
- baş kaldırma
- ayaklanmak tiksinmek
- şiddetli anlaşmazlık halinde olma.