- oturmak
-e Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek"Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu." - S. F. Abasıyanık
- bulunmak
nsz Bulma işine konu olmak"Yerde para bulundu."
- kalmak
nsz Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek"Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı." - T. Buğra
- eğleşmek
nsz Oyalanmak, eğlenmek, tevakkuf etmek"Hadi boş yere eğleşme. Git eşeğini ara." - M. Ş. Esendal
- ikamet etmek
bir yerde oturmak, eğleşmek
- sakin olmak
bir yerde yerleşmek, oturmak
- -de ikamet etmek, oturmak
- mukim olmak
- mukim olmak.