- ayıplamak
-i Kınamak"Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." - H. R. Gürpınar
- azarlamak
-i Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek
- ayıplama
isim Kınama"Bu keşiften hoşnutluğumu gizleyebildiğim kadar gizleyip sözüm ona bir ayıplamayla homurdanıyorum." - A. Ağaoğlu
- kınamak
-i Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak, takbih etmek"Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil" - Karacaoğlan
- tekdir etmek
azarlamak, paylamak
- paylamak
-i Birine kusurundan ötürü sert sözler söylemek, azarlamak"Görümcesi onu paylıyor, o ise Kutlu'nun yüzüne bakıyordu, duymamacasına." - N. Araz
- sitem etmek
bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını öfkelenmeden belirtmek"Millî Mücadele'nin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım." - Y. K. Karaosmanoğlu
- serzeniş etmek
yakınmak"Nihayet uzun uzun münakaşalardan, serzenişlerden, çekişmelerden sonra Seyfi, kadını ikna ediyor." - E. M. Karakurt
- azarlamak, paylamak, tanlamak