- nakletmek
-i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa
- hikâye etmek
ayrıntılarıyla anlatmak, söylemek"Salonunda toplanmıştık geçen gece beş on kişi / Vardı onun kendine has bir hikâye söyleyişi" - E. B. Koryürek
- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- prova etmek
bir giysiye son biçimini vermeden önce giysiyi giyecek kişinin üzerinde düzeltmek"Saatlerce tatlı tatlı konuştuk, onlar gittikten sonra da türküler çınladı provada." - A. Erhat
- tekrarlamak
-i Bir işi bir kez daha yapmak, yinelemek, tekrar etmek"Kar, çam ormanlarını kapladıkça tekrarlayıp durduğu mısraları, bir başkasıyla paylaşmak istemişti." - A. İlhan
- ezberden okumak
daha önceden belleğine aldığı için herhangi bir yere bakmadan söylemek"Bir de baktık üstat muzip muzip o beyti ezberden okuyor." - A. Kabaklı
- inşat etmek
bir şiiri, bir edebiyat eserini yüksek sesle okumak
- alıştlrmak
- bir piyesi prova etmek
- prova etmek, anlatmak, sayıp dökmek
- tekrarlamak. rehearsal piyes veya musiki provası.