- nakletmek
-i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa
- hikâye etmek
ayrıntılarıyla anlatmak, söylemek"Salonunda toplanmıştık geçen gece beş on kişi / Vardı onun kendine has bir hikâye söyleyişi" - E. B. Koryürek
- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- ezberden okumak
daha önceden belleğine aldığı için herhangi bir yere bakmadan söylemek"Bir de baktık üstat muzip muzip o beyti ezberden okuyor." - A. Kabaklı
- ders anlatmak
- ezberden okumak, anlatmak, söylemek, sayıp dökmek,
- ders anlatmak.