- azar
isim Paylama
- başvuru
isim Başvurma işi, müracaat"O günlerde her fakülteye ayrı başvuru yapmak gerekiyordu." - A. Kutlu
- yönlendirme
isim Yönlendirmek işi, oryantasyon
- uyarı
isim Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih"Romancının uyarılarından habersiz kaldınız." - A. Ağaoğlu
- azarlamak
-i Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek
- ihtar
isim Uyarma, dikkat çekme, uyarı"Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." - O. C. Kaygılı
- tekdir etmek
azarlamak, paylamak
- öğüt
isim Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat"Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." - A. Gündüz
- tembih
isim Bir şeyin belli biçimde ve yolda yapılmasını söyleme, bunu üsteleyerek hatırlatma, uyarı, uyarma"Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır." - S. Birsel
- uyarma
isim Uyarmak işi, ihtar, tembih"Birinin çıkıp onu uyarmasına, nasıl göründüğünü söylemesine ihtiyacı vardı." - E. Şafak
- azarlama
isim Azarlamak işi, paylama"Büyük abla, kapının yanındaki iskemlenin üstünden fesimi aldığımı görünce çığlık çığlığa beni azarlamaya başladı." - R. N. Güntekin
- paylama
isim Paylamak işi, azar, azarlama, tekdir, tevbih, papara, saparta
- paylamak
-i Birine kusurundan ötürü sert sözler söylemek, azarlamak"Görümcesi onu paylıyor, o ise Kutlu'nun yüzüne bakıyordu, duymamacasına." - N. Araz
- sitem
isim Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme"Millî Mücadele'nin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım." - Y. K. Karaosmanoğlu
- sitem etmek
bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını öfkelenmeden belirtmek"Millî Mücadele'nin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım." - Y. K. Karaosmanoğlu
- terslemek
-i Bir kimseye gönül kırıcı, sert söz söylemek veya gönül kırıcı davranmak, azarlamak"Kaç defa tersledim yine uslanmadı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- çıkışmak
-e Bir kimseye hoşa gitmeyen bir davranışından dolayı sert sözler söylemek, azarlamak"Ben de ona bile bile sert çıkıştım." - A. Kabaklı
- nashihat
- dikkat çekme
- azar paylama
- azarlamak, azar, azarlama
- tekdir dolu cevap