- akıl
isim Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
- mantık
isim Doğru düşünme sanatı ve bilimi"Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada." - N. Cumalı
- us
isim Akıl"Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü." - Halikarnas Balıkçısı
- mazeret
isim Özür
- sağduyu
isim Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim"Bu halk çocuğunun sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır." - F. R. Atay
- Hak
isim Adalet"Haktan ayrılmamalı."
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- temel
isim Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü"Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor." - H. E. Adıvar
- adalet
isim Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe
- aklıselim
isim Sağduyu
- neden
zarf Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- sebep
isim Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey"Her medeniyet çöküş sebeplerini kendi içinde taşır." - C. Meriç
- zihin
isim Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü
- zekâ
isim, ruh bilimi İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset"Herkesin gönlünü almayı bilecek zekâya sahipti." - A. Kutlu
- sonuç çıkarmak
matematik bir işlemi bitirip sonuca ulaşmak
- muhakeme etmek
yargılamak
- çözmek
-i Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak
- düşünmek
-i Aklından geçirmek, göz önüne getirmek"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- anlayış
isim Anlama işi, telakki"Ama doğrusu Hugo'yu artık uzun uzun okuyamıyoruz, onun şiiri, şiir anlayışı bizden çok uzaklaştı." - N. Ataç
- idrak
isim Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme"Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var." - Ç. Altan
- konuşmak
nsz Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak"Çocuk daha konuşamıyor."
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- illet
isim Hastalık"Ben şarlatan değilim, oğlum. Bu illetin devası bendedir." - P. Safa
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- gerekçe
isim Gerektirici sebep, esbabımucibe"Şimdi bu bana daha geçerli bir gerekçeymiş gibi görünüyor." - A. Ağaoğlu
- açıklama
isim Açıklamak işi, izah"Hiçbir açıklama yapmadan çıkıyorum odadan." - A. Ümit
- inandırmak
-i, -e İnanmasını sağlamak"Annem, içerken babama kesinlikle karışılmaması gerektiğine kendini de inandırmıştı beni de." - E. Şafak
- tartışmak
nsz, -le Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak
- hikmet
isim Bilgelik
- izahat
isim Açıklamalar"Buna nazaran şimdi vereceğim malumat ve izahatı anlamak daha kolay olacaktır." - Atatürk
- görüşmek
nsz Buluşup konuşmak, konuşup sohbet etmek"Ara sıra görüşelim."
- insaf
isim Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet"Sende insaf yok mu, adamcağız bu borcu birden verirse işi bozulmaz mı?"
- münakaşa etmek
tartışmak"Seninki mızıkçılık etmeye kalkıyor da onun için münakaşasını yapıyoruz." - N. Hikmet
- tanıt
isim Tanıtlamaya yarayan belge veya herhangi bir şey, beyyine, hüccet
- uslamlamak
-i, ruh bilimi Usa vurmak
- yargılamak
-i Yargıç, bir karara varmak için davalı ile davacıyı dinleyerek sonuca varmak
- akıl idrak sebep mantık
- neden, sebeb, us, akıl, sağduyu, gerekçe, düşünmek, yargılamak, usa vurmak, uslamlamak, muhakeme etmek, -den sonuç çıkarmak, tartışmak, görüşmek, ikna etmeye çalışmak
- sebeb