- küplere binmek
çok öfkelenmek"Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi." - H. Taner
- saçmalamak
nsz Anlamsız, gereksiz, tutarsız, saçma sapan sözler söylemek veya bu tür davranışlarda bulunmak, abuklamak"Konuşması büsbütün dağıldı, tutarsızlaştı. Artık saçmalıyor." - A. İlhan
- zırvalamak
nsz Boş ve anlamsız sözler söylemek, saçmalamak
- hezeyan etmek
saçmalamak"Hiddetlenince hezeyana başladı."
- çıldırmak
nsz Delirmek, aklını oynatmak"Ölümünün üzerinden üç gün geçmemişti ki büyük kızı çıldırdı." - A. M. Dranas
- çıIgınlık
- hayran olmak
- çılgınca bağırıp çağırmak
- çıIgınca bağırma
- deli gibi abuk sabuk konuşmak, saçmalamak, sayıklamak
- fazla yük kaldırabilmesi için at arabasının yanlarına ilave edilen parmaklık.
- rave
- şevklendirici
- şevklendirici.