- bastırmak
-i Basma işini yaptırmak"Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta." - T. Dursun K
- yatıştırmak
-i Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak"Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
- gidermek
-i Ortadan kaldırmak, yok etmek"Vapur sorar, yol öğrenir, merakımızı gideririz." - S. F. Abasıyanık
- soğutmak
-i Soğumasını sağlamak, soğumasına sebep olmak"Suyu soğutmak."
- dindirmek
-i Dinmesini sağlamak"En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez" - F. N. Çamlıbel
- tatmin etmek
karşısındakinin cinsel isteklerini gidermek
- sönmek
nsz Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak"Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu." - T. Buğra
- kandırmak
-i Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek"Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor." - E. İ. Benice
- söndürmek
-i Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek"Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor." - P. Safa
- hararetini gidermek
- su ile soğutmak
- söndürülmesi güç
- tatmin edilmez
- söndürmek, dindirmek, yatıştırmak,
- bastırılır. quench'less sönmez
- kandırılmaz
- kandırılmaz.
- yatışmak. quench'able söndürülür
