- kavga
isim Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- ağız kavgası
isim Tartışma
- ok
isim Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
- tartışma
isim Birbirine karşıt düşünceleri karşılıklı savunma"Karşısındakilerin tartışmaları çabuk bıraktıklarına da dikkat etmedi." - T. Buğra
- kusur bulmak
bir şeyin eksikliğini, özrünü görmek"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
- kavga etmek
birbiriyle atışmak, dövüşmek"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- anlaşmazlık
isim İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf, ikilik, maraza, sürtüşme"Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi." - A. Kulin
- atışmak
-le Tartışmak"Yoksa gene babasıyla atışıp işi mi bırakmıştı." - O. Kemal
- münakaşa
isim Tartışma"Seninki mızıkçılık etmeye kalkıyor da onun için münakaşasını yapıyoruz." - N. Hikmet
- çekişme
isim Çekişmek işi"Sizin şu çocuğa gebe kaldığınız anlaşılınca kocanızla aranızda bir çekişme olmuştu." - N. F. Kısakürek
- tartışmak
nsz, -le Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak
- bozuşmak
-le Araları açılmak"Karısı ile barıştı lakin Zühtü ile bozuştu." - B. Felek
- çekişmek
nsz, -le İki yönünden karşılıklı çekmek"Halat çekişmek."
- münakaşa etmek
tartışmak"Seninki mızıkçılık etmeye kalkıyor da onun için münakaşasını yapıyoruz." - N. Hikmet
- bozuşma
isim Bozuşmak işi
- cidal
isim Savaş"Onun büyük vatanperver olması için açık ve müspet bir cidale razı olması şarttı." - H. S. Tanrıöver
- ağız kavgası etmek
- taşçı kalemi
- çekişnıe