- şart
isim Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul"İster istemez bu şartlara boyun eğecekti." - F. R. Atay
- şart
isim Temel kural belgesi"Paris Şartı."
- yeterlik
isim Yeterlilik
- liyakat
isim Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim"Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim." - M. Kaplan
- ehliyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Ustalık, uzluk.
- özellik
isim Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite"Tek özelliği, yüzünün dayanılmaz çirkinliğiydi." - İ. O. Anar
- nitelik
isim Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet"Niteliğini kestiremediği müzmin iştahsızlıktan, sürekli kırıklıklardan yorgun düşmüş." - A. İlhan
- vasıf
isim Nitelik"Demek ki güzele olan eğilim insanın özgül bir vasfı değil." - İ. Özel
- meziyet
isim Bir kişiyi veya nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik"Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı." - F. R. Atay
- sınırlama
isim Sınırlamak işi"Bütün dava şimdi Trakya'daki bu sınırlama keyfiyetine takılı kalmıştı." - A. N. Karacan
- kısıtlama
isim Kısıtlamak işi"Öteden beri kısıtlamalarla iç içe yaşamaya alıştığımızdan bunu da anlayışla kabul ediyoruz." - T. Uyar
- kayıtlama
isim Kayıtlamak işi, takyit
- tadil
isim Değişiklik"Teklif olunan antlaşma tadilleri pek sudan şeylerdi." - F. R. Atay
- tavsif
isim Nitelendirme, niteliklerini söyleme
- nitelendirme, niteleme, nitelik, özellik, yeterlik, vasıf, şart, sınırlama, vasıf
- çok tereddütle