- ürkmek
nsz Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek"Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı." - Ö. Seyfettin
- korkmak
nsz Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak"Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?" - S. F. Abasıyanık
- titremek
nsz Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak"Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu." - H. S. Tanrıöver
- sinmek
nsz, -e Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak
- bıldırcın
isim, hayvan bilimi Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en çok sonbaharda eti için avlanan, etinden ve yumurtasından yararlanılan göçebe kuş (Coturnix)
- yılmak
-den Bir işten gözü korkup vazgeçmek"Konu hasıraltı edilince yılmıyor, bir kez daha yazıyordum." - M. İzgü
- cesaretini kaybetmek
- bıldırcın, korkudan sinmek, ürkmek, titremek
- cesaretini kaybetmek.