- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- kurtulmak
nsz Tehlikeli veya kötü bir durumu atlatmak"Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler." - A. Gündüz
- vazgeçmek
-den Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- ertelemek
-i Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek"Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim." - A. Ümit
- aksetmek
-den Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek"Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi" - Y. K. Beyatlı
- caymak
-den Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek"Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı." - O. Rifat
- ileriye almak, ertelemek, geciktirmek