- haber vermek
bildirmek, haber ulaştırmak"Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." - O. S. Orhon
- başvurmak
-e Bir işin yapılması için bir kimsenin aracılığını istemek"Fakat ben ona başvurmadan belki Hatice bana müracaat eder." - N. F. Kısakürek
- ilan etmek
bir durumu yayım yoluyla duyurmak"Afişte, ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti." - T. Buğra
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- yerleştirmek
-e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- sokmak
-i İçine veya arasına girmesini sağlamak
- eklemek
-i Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek"Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." - T. Buğra
- katmak
-i, -e Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak"Sirkeye su katmak."
- limana girmek, uğramak, vurmak, çalmak