anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

put

Kelimeler > P ile başlayan kelimeler > put nedir ?
put
put, put nedir ,put ne demek
  • öne sürmek

    birini ilk önce harekete geçmesi için önermek"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit

  • yerine koymak

    gibi görmek, saymak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal

  • koyma

    isim Koymak işi

  • kaydetmek

    -i, -e Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek

  • meydana koymak

    yapıp ortaya çıkarmak, göstermek"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin

  • misafir etmek

    konuk olarak karşılayıp yedirip içirmek, yatırmak"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin

  • ileri sürmek

    öne doğru yürütmek

  • beyan etmek

    bildirmek, söylemek, ileri sürmek, anlatmak

  • taklidini yapmak

    bir şeyin veya kimsenin konuşmasını, davranışını komik bir biçimde tekrarlamak"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir." - A. H. Müftüoğlu

  • düzeltmek

    -i Düzgün duruma getirmek"Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." - R. N. Güntekin

  • uydurmak

    -i, -e Uymasını sağlamak"Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu." - P. Safa

  • gitmek

    -e Bir yere doğru yönelmek

  • kullanmak

    -i Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak"Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" - H. C. Yalçın

  • bastırmak

    -i Basma işini yaptırmak"Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta." - T. Dursun K

  • saklamak

    -i Elinde bulundurmak, tutmak"Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı." - İ. A. Gövsa

  • açmak

    -i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu

  • fırlatmak

    -i Hızla atmak, bulunduğu yerden dışarı atmak"Kalemi kâğıdı fırlatıp yatağıma koştum." - A. Kabaklı

  • hamle

    isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek

  • indirmek

    -i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal

  • yapmak

    -i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan

  • kurmak

    -i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay

  • yanmak

    nsz Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak"Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir." - Anayasa

  • toplamak

    -i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon

  • şişmanlamak

    nsz Şişman duruma gelmek"Sizi biraz şişmanlamış buldum." - H. E. Adıvar

  • etmek

    nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner

  • atmak

    -i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."

  • bina etmek

    yapmak, kurmak, inşa etmek"Yalı, çok pencereli, iki katlı, yayvan bir binadır." - B. Felek

  • girmek

    -e Dışarıdan içeriye geçmek"Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum." - A. Ağaoğlu

  • çıkarmak

    -den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak

  • menetmek

    -i Yasaklamak"Bildiğim bir şey varsa o da patronun odanızdan dışarıya çıkmayı size menettiğidir." - S. F. Abasıyanık

  • reddetmek

    nsz Verilen veya yapılması istenen bir şeyi kabul etmemek, geri çevirmek"Kendisine evlenme teklif ettim, reddetti." - S. F. Abasıyanık

  • geçirmek

    -i Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak

  • açıklamak

    -i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek

  • açılmak

    nsz Açma işine konu olmak"Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış." - A. Ümit

  • utandırmak

    -i Utanmasına yol açmak, utanacak bir duruma düşürmek, mahcup etmek"Muallâ Hanım'a o zamana kadar beni çok utandıran bir sual sormakta mahzur görmedim." - P. Safa

  • zorlamak

    -i Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek"Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk." - F. R. Atay

  • yayımlamak

    nsz Kitap, gazete, dergi vb. şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek"Türk Dil Kurumunun yeni yayımladığı kitapları gördüm."

  • yazmak

    -i Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak"Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." - Ö. Seyfettin

  • yerleştirmek

    -e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk

  • bırakmak

    -i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak

  • saldırış

    isim Saldırma işi"Her türlü saldırış ve sataşma sahneleri gene eksik değildi." - F. R. Atay

  • koymak

    -i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık

  • söylemek

    -i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin

  • koşmak

    nsz Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek"Ben kaçıyorum, abim de arkamdan koşuyor." - A. Ağaoğlu

  • yüklemek

    -i, -e Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak

  • neşretmek

    -i Yaymak, dağıtmak, saçmak

  • sokmak

    -i İçine veya arasına girmesini sağlamak

  • belirtmek

    -i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı

  • ifade etmek

    anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi

  • hamletmek

    -i, -e Bir sebebe yüklemek, yormak"Bu anlaşmazlıklarını uzun müddet bu sebeple, bu terbiye farklarına hamletmişti." - A. Ş. Hisar

  • atfetmek

    -e Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek

  • susturmak

    -i Susmasını sağlamak, susmasına sebep olmak"Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum." - F. R. Atay

  • tehir etmek

    ertelemek

  • geciktirmek

    -i Gecikmesine sebep olmak, tehir etmek

  • takmak

    -i Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek"Gözlüğünü takıp masaya eğildi." - R. H. Karay

  • sormak

    -i, -e, -den Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek"Hastanenin nöbetçi doktoru yok mu? diye soruyorum." - R. N. Güntekin

  • fırlatma

    isim Fırlatma işi

  • söndürmek

    -i Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek"Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor." - P. Safa

  • rahatsız etmek

    rahatını bozmak, rahatını, keyfini kaçırmak"Ömer Ağa rahatsız bir gülümseme ile yüzünü biraz daha buruşturdu." - H. S. Tanrıöver

  • sığınmak

    -e Tehlikelerden kaçarak güvenilir bir yere çekilmek"Artık arkasına sığınacak bir camekânım da yok." - H. F. Ozansoy

  • reddedilmek

    nsz Reddetme işine konu olmak"Kararın ertelenme teklifleri de reddedildi." - N. F. Kısakürek

  • ağzını kapamak

    kendisine çıkar sağlaması için bir kimseyi susturmak

  • Kur’an-ı Kerim, Kendisine tapınılan, doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş.
  • Tarih, Kimi ilkel toplumlarda , doğaüstü gücü ve etkisi olduğuna inanılan, tanrı olarak tapılan, genellikle canlı bir varlığı, insanı gösteren, tahtadan, taştan, topraktan yapılmış yontu.
  • Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne. Bir başka deyişle Allahü Teâlâya inanmayanların taptıkları resim veya heykel.
  • Genel Türkçe, Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı
    veya cansız nesne, tapınılacak, sanem.
  • yere koymak
  • harekete getirmek
  • sevketmek
  • acele gitmek
  • göz önünde bulundurmak
  • arzetmek
  • koymak, yerleştirmek, açıklamak, ifade etmek, çevirmek, tercüme etmek, sormak, yazmak, oymak,
  • başka vakte bırakmak
  • eski yerine koymak
  • geri bırakmak
  • ilerlemesine mâni olmak
  • kelimelerle ifade etmek
  • konservesini yapmak
  • koymak yerleştirmek
  • meydana sürmek
  • reye koymak
  • suretini takınmak
  • üzerine yüklemek
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • Bitlis
  • uyluk kemiği
  • Akçaabat
  • İnegöl
  • kemiğine (veya kemiklerine) kadar
  • laf cambazı
  • lafügüzaf
  • dalyan köftesi
  • Harput köftesi
  • İzmir

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı