- ileri sürmek
öne doğru yürütmek
- iddia etmek
sözünde direnmek, bir iddia ileri sürmek"Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu." - T. Buğra
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- ifade etmek
anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- öğretmek
-i, -e Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak"Böyle görünmesini öğretmişler, sağlam bir terbiye almış." - R. H. Karay
- taşlamak
-i Taş atmak, taşa tutmak"Hem bağırıyor hem atlıları taşlıyordu." - Y. Kemal
- itiraf
isim Başkaları tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama, söyleme, bildirme"Hatıralarım demek; söylemek istediklerim, itiraflarım demek, söyleyebildiklerim demektir." - F. R. Atay
- itiraf etmek
başkaları tarafından bilinmesi kendi için sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklamak, söylemek, bildirmek"Hatıralarım demek; söylemek istediklerim, itiraflarım demek, söyleyebildiklerim demektir." - F. R. Atay
- ikrar etmek
açıkça söylemek, kabul etmek
- savlamak
-i İddia etmek"Nasıl eleştirmen yazarın kişisel yaşamını bildiğini iddia ediyorsa romancı da falancanınkini bildiğini savlayacak." - S. İleri
- açıkça söylemek
- açıkça söylemek, açıklamak, itiraf etmek