- ilan etmek
bir durumu yayım yoluyla duyurmak"Afişte, ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti." - T. Buğra
- beyan etmek
bildirmek, söylemek, ileri sürmek, anlatmak
- bildirmek
-e Herhangi bir şeyi haber vermek"Babası ile arasındaki bütün mektuplaşmaları bana da bildiriyor." - E. İ. Benice
- açığa vurmak
belli etmek, ortaya çıkarmak"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- duyurmak
-i, -e Duymasını sağlamak"Sesini duyuramadığını anlayarak daha kuvvetle tekrar etti." - P. Safa
- ifşa etmek
gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek"Sen, anlaşılmaz bir ifşa kararıyla hayalimizin gözünü kör ettin." - A. N. Asya
- duyurmak, ilan etmek, bildirmek, açıkça göstermek