- değer vermek
değerli saymak, önem vermek"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- kaldıraç
isim Az bir kuvvet ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan, bir dayanma noktası üzerinde hareket edebilen, inip kalkabilen sert çubuk, manivela
- paha biçmek
değerini tahmin etmek veya belirlemek
- beğenmek
-i İyi veya güzel bulmak"Biz çocuklar evimizi çok beğendik." - A. Kutlu
- armağan
isim Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü"Sana bir yılbaşı armağanı alacağım." - A. Kutlu
- ganimet
isim Savaşta düşmandan zorla ele geçirilen mal"Burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı." - F. F. Tülbentçi
- ödül
isim Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat"Ödül, yarıştırma kurumlarını giderek ellerinde topluyorlar." - A. Ağaoğlu
- manivela
isim Bir ucunun bağlı bulunduğu bir nokta çevresinde dönen kol
- sevmek
-i Sevgi ve bağlılık duymak"Çok az lakırtı söylediği için sevdiği arkadaşları bile kendisini iyice anlayamamışlardı." - Ö. Seyfettin
- ikramiye
isim Bir yerde çalışan kimselere genellikle kazançtan dağıtılan veya iyi çalıştıkları için verilen aylık dışı para"Sonra yılda bir kez aldıkları ikramiyelerini artık alamayacaklarını bildirdi." - L. Tekin
- mükafat
Kur’an-ı Kerim, 1. Ödül.
2. Değerlendirici, sevindirici davranış.
- takdir etmek
- zaptetmek
- kıymet takdir etmek
- ganimet almak
- çok değer vermek
- çok istenilen şey
- ödül kazanan
- ödül olarak verilen
- ödül, ikramiye, ödül kazanan, ödüllü, ödüle layık, büyük, kalite, ödül olarak verilen, çok değer vermek,
- manivela ile kaldırmak veya açmak
- mükafat ödül
- mükemmel. prize fight mükâfatlı boks.