- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- ilk
sıfat Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- önceki
sıfat Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık"Önceki başkan."
- tertemiz
sıfat Çok temiz, her yanı temiz, arı sili, pirüpak"Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı." - A. İlhan
- bozulmamış
- eski zamana ait
- bozulmamış.
- saf, bozulmamış, eski zamana ait, evvelki, ilk