- varsaymak
-i Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce üretebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek"Öyle ya içgüdü, ilgili bilim adamlarına göre, insandan çok hayvan türlerinde varsaydığımız bir özellik." - N. Uygur
- sanmak
nsz Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." - A. Ağaoğlu
- galiba
zarf Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşıldığı gibi"Galiba o da babası gibi pek yetenekli değil." - A. Ümit
- cüret etmek
ataklık etmek, yüreklilikle davranmak"Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar." - R. N. Güntekin
- zannetmek
nsz Sanmak"Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz" - A. N. Asya
- tahmin etmek
yaklaşık olarak değerlendirmek, oranlamak
- haddini aşmak
ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek
- farz etmek
varsaymak
- kabul etmek
- farzetmek
- ihtimâl vermek
- saymak, varsaymak, kabul etmek, farzetmek, haddini bilmemek, cüret etmek