- önsezi
isim Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, içe doğma, hissikablelvuku, altıncı duyu, altıncı his"Bir önsezi, benliğini derinden derine yokluyor kuruntusuna kapılmıştı." - T. Buğra
- işaret
isim Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im"Noktalama işaretleri."
- alâmet
Kur’an-ı Kerim, 1. Belirti, işaret, iz, nişan.
2.Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.
- kehanette bulunmak
kâhinlik etmek"Peki, bu aynada beliren kehanetlerin bir bir gerçekleşmesine ne diyeceksin?" - İ. O. Anar
- kehanet
isim Bir olayın gerçekleşeceğini önceden bilme, kâhinlik, ön deyi, prediksiyon"Peki, bu aynada beliren kehanetlerin bir bir gerçekleşmesine ne diyeceksin?" - İ. O. Anar
- geleceği bildiren belirti
- habercisi olmak, önceden bildirmek
- kehanet etmek
- kehanet etmek.
- olacağı önceden söylemek veya göstermek