- ağır basmak
ağırlık olarak fazla gelmek"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır." "Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- ağır çekmek
tartıda ağır gelmek"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- hâkim
sıfat Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren, egemen"Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti." - A. Gündüz
- hâkim olmak
buyruğunu yürütmek, egemenliğini sürdürmek"Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti." - A. Gündüz
- galip gelmek
yenmek, üstün gelmek"Bunlar galipler tarafından haksızca esir edilmiş vatandaşlardı." - A. Gündüz
- çoğunlukla
zarf Çoğunluğa dayanılarak, ekseriyetle"Karar çoğunlukla alındı."
- üstün olmak
- üstün gelmek
- baskın çıkmak
- baskın gelen
- baskın gelmek
- -cy çoğunluk
- ağır basmak, baskın çıkmak, üstün gelmek
- galip. preponderantly üstün şekilde
- hâkim olmak. preponderance
- çoğunlukla.
- üstünlük. preponderant ağır basan