- hazır olmak
hazır durumda bulunmak"Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- donatmak
-i Birinin giyimini sağlamak
- hazırlamak
-i Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek"Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." - Y. K. Karaosmanoğlu
- hazırlama
isim Hazırlamak işi, anıklama"Her gün çarşı pazar dolaşarak ona küçük bir apartman hazırlamaya çalışıyoruz." - R. N. Güntekin
- hazırlanmak
nsz Hazır duruma getirilmek"Şimdi adanın lüks otellerinde akşam yemeği hazırlanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- pişirmek
-i Bir besin maddesini gerektiği kadar ısıda tutarak yenebilecek veya içilebilecek bir duruma getirmek"Ayşe Nine de onlara bir yorgunluk kahvesi pişiriyordu hem de denizcilerle yârenlik ediyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- sofra kurmak
- hazırlamak, hazırlanmak