- ön
isim Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- ilk
sıfat Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- belirti
isim Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane"Tuhaf! Çocukların yüzünde zerre kadar utanma belirtisi yok." - A. Ümit
- işaret
isim Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im"Noktalama işaretleri."
- öncü
sıfat Önden gelen, önde olan, artçı karşıtı
- öncül
sıfat Önde giden, önde olan, artçıl karşıtı
- haberci
isim Haber getiren kimse, ulak
- müjdeci
isim Muştucu"Şafağın müjdecisi, güneşin önderi sabah rüzgârı serin serin yelpazeleniyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- haberci, müjdeci, öncü, işaret, belirti
- ilk.
- muştucu. precursory önceden haber veren