- acele
sıfat Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi"Adam, acele adımlarla tekrar geri dönüyor, süratle merdivenlerden iniyor." - E. M. Karakurt
- çöküntü
isim Çökme
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- hızlandırmak
-i Hız verilmek, hızı artırılmak"Haberleşme olanaklarının çoğalması, basının gelişmesi, bu bilinçlenmeyi hızlandırır." - O. Rifat
- yol açmak
yol yapmak
- düşüncesiz
sıfat Düşüncesi olmayan
- yağmak
nsz Yağmur, kar, dolu gökten düşmek"Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı." - S. F. Abasıyanık
- yağış
isim Yağma işi
- tortu
isim, kimya Çökelti"Gün iyiden iyiye ışıdı artık, tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık." - N. Hikmet
- telâş
Trafik ve İlk Yardım, Herhangi bir nedenle acelecilik, kaygı, tasa, endişe, şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa.
- aceleci
sıfat Tez iş gören, çabuk davranan, canı tez, farfara, fırtına gibi, içi tez, ivecen, iveğen, kıvrak, sabırsız, tez canlı, telaşlı, acul"Bilmem buna aceleci mizacım müsaade edecek mi?" - N. F. Kısakürek
- çökelme
isim, kimya Çökelmek işi, teressüp
- çökelti
isim, kimya Çökelme sonunda bir sıvının dibine çöken katı madde, çökel, tortu, toput, rüsup
- çökelek
isim Yağı alınmış süt veya yoğurdun kaynatılmasıyla elde edilen bir peynir türü, kesik, ekşimik, torak
- çökeltmek
-i, kimya Çökelmeye uğratmak, çökelmesini sağlamak
- acelecilik
isim Aceleci olma durumu, ivecenlik"Yaya geçidinin yeşilleri yanınca acınacak bir acelecilikle, karşı kaldırımdakilere doğru atıldık." - N. Cumalı
- rüsup
isim, kimya Çökelti
- çökelmek
nsz, kimya Bir sıvının içinde erimiş olan katı bir madde bir ayıracın yardımıyla sıvı dibine çökmek, teressüp etmek
- acele ettirmek
- telâş.
- acele ile yapılmış
- teressüp ettirmek
- tortunun dibe çökmesi
- ani. precipitately acele ile
- baş aşağı düşen veya akan
- baş aşağı gidiş veya düşüş
- birdenbire gelen veya olan
- buharı teksif etmek
- düşen kar veya yağmur miktarı
- hızlandırmak, çökelmek, çökeltmek, çökelti, acele, apar topar, telaşlı, aceleci
- körü körüne acele etmek
- telaşla. precipitateness acelecilik.
- tortusunu ayırmak
- yere düşmek
- yüksek bir yerden aşağı atmak
- yüksek yerden aşağı düşmek veya atılmak
- zamanından önce hızlı acele
- zamanından önce meydana getirmek