- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- oturmak
-e Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek"Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu." - S. F. Abasıyanık
- şeneltmek
-i Şenelmiş duruma getirmek, meskûn kılmak"Fakat bu havalar böyle giderse zor şeneltiriz biz bu sergiyi. Şu anda dışarıda lapa lapa kar yağıyor." - B. R. Eyuboğlu
- bayındırlaştırmak
-i Bir yeri bayındır duruma getirmek, imar etmek
- meskun hale getirmek
- nüfuslandırmak
- bayındırlaştırmak.
- belirli bir yerde yerleşmek, insan yerleştirmek