- çuval
isim Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba"Sonra getirdikleri çuvalı açtılar, peksimetleri, tütünü ve öteberiyi çıkartıp raflara koydular." - Halikarnas Balıkçısı
- torba
isim Genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç"Cüzdanı bir meşin torbaya sarmış, torbayı gömleğimin içine bağlamıştım." - R. N. Güntekin
- itme
isim İtmek işi"Bir ayağıyla koltukları itmeyi sürdürürken bir yandan da oğlunun beslenme çantasını hazırlıyordu." - E. Şafak
- karıştırmak
-i, -e Karışma işini yaptırmak
- uzatmak
nsz Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak"Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- sokmak
-i İçine veya arasına girmesini sağlamak
- saplamak
-i, -e Hızla batırmak"Bıçağı sapladı."
- tekme
isim Ayakla vuruş"Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi." - L. Tekin
- dürtmek
-i Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek"On dakika kadar dürttükten ve bağırdıktan sonra nihayet biraz ayılabildi." - E. İ. Benice
- dürtme
isim Dürtmek işi"Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı." - H. E. Adıvar
- kurcalamak
-i Ellemek, karıştırarak bakmak"Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu."
- aylak aylak dolaşmak
- dirsek vurma
- dirsek vurmak
- belleğe yazmak
- ağır ağır hareket eden kimse
- dolaşıp bir şey araştırmak
- dürtmek dirsek
- hayvanların çitlerden geçememeleri için boyunlarına veya boynuzlarına geçirilen takım.
- kese. buy a pig in a poke. bir şeyi görmeden satın almak.
- sokmak, dürtmek, çıkarmak