- öne sürmek
birini ilk önce harekete geçmesi için önermek"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- ileri sürmek
öne doğru yürütmek
- beyan etmek
bildirmek, söylemek, ileri sürmek, anlatmak
- iddia etmek
sözünde direnmek, bir iddia ileri sürmek"Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu." - T. Buğra
- suçlamak
-i, -le Bir kimsenin herhangi bir suç işlediğini öne sürmek, itham etmek"Dikkatle yüzüne bakıyorum ama beni suçladığına ilişkin hiçbir belirti göremiyorum." - A. Ümit
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- savunmak
-i Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek
- dilemek
-i Birinden bir şeyin yapılmasını istemek, rica etmek, arzu etmek"Yalnız bu hususta beni bağışlamanızı dilerim." - M. Ş. Esendal
- rica etmek
dilemek"İşinden atmışlar, tekrar işe almaları için patronuna ricaya gidiyormuş." - Ç. Altan
- yalvarmak
nsz Birinden ısrarlı bir biçimde, kendine acındıracak sözlerle, saygılı bir biçimde bir şey istemek"Kıymetli tutuyorsun, değil mi, bu sevgimi? / Yalvarırım beni hep titreyerek sev, e mi?" - E. B. Koryürek
- istirham etmek
yalvarmak, dilemek, rica etmek
- dava açmak
- layihalar
- yalvarmak, dilemek, rica etmek, özür dilemek, özür olarak öne sürmek, dava açmak, savunmak, suçlamak