- dert
isim Üzüntü"Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden" - Halk türküsü
- baş belası
sıfat Sıkıntı, üzüntü, eziyet veren
- uğraşmak
-le Bir iş üzerinde sürekli çalışmak"Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." - P. Safa
- felâket
Trafik ve İlk Yardım, Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela.
- rahatsız etmek
rahatını bozmak, rahatını, keyfini kaçırmak"Ömer Ağa rahatsız bir gülümseme ile yüzünü biraz daha buruşturdu." - H. S. Tanrıöver
- eziyet vermek
zahmet çektirmek
- musallat olmak
birini sürekli rahatsız etmek, birine sataşmak, peşini hiç bırakmamak
- veba
isim, tıp (***) Hasta farelerden insana geçen bir mikrobun oluşturduğu bulaşıcı, öldürücü bir hastalık, taun
- taun
isim, tıp (***) Veba
- başbelası
- salgın hastalık
- başına bela kesilmek
- belâ musibet
- belâsını vermek. Plague take it I Plague on it! Allah belâsını versin! black plague kara veba. white plague verem.
- veba nusibet
- veba, başbelası, dert, musibet, öldürücü salgın hastalık, istila, sıkmak, bezdirmek