- ödeme
isim Ödemek işi, tediye"Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde." - Y. Z. Ortaç
- ücret
isim, ekonomi İş gücünün karşılığı olan para veya mal"Ücret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?" - N. Hikmet
- işe yaramak
elverişli olmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- hakkını vermek
gereğini bütün olarak yerine getirmek"Haktan ayrılmamalı."
- tediye
isim, ticaret Para vb. bir şey verme, ödeme
- tediye etmek
ödemek
- bedel
isim Değer, fiyat, kıymet
- ödemek
-i Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek"Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım." - R. H. Karay
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- karşılık
isim Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele"Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu." - H. R. Gürpınar
- verme
isim Vermek işi"Ay başlarında borçlarımızı vermeye annemle birlikte çıkardık." - A. Kutlu
- yararlı olmak
yarar sağlamak, faydalı olmak"Anlattıklarınız benim için çok yararlı." - A. Ümit
- maaş
isim Aylık"Birdenbire ummadığım masraflarla ve kira ödeme derdiyle karşı karşıya kalınca, gülünçleşti maaşım." - E. Şafak
- acısını çıkarmak
acılığını yok etmek"Acıyı sever."
- laçka etmek
denizcilik bir halatı koyuverip boşaltmak
- Matematik-Geometri, Bütünden kaç eşit parça alındığını gösteren sayıdır.
- karşılığını vermek
- karlı olmak
- mükâfatını vermek
- ödemek, yararı olmak, yarar sağlamak, kâr getirmek, karşılığını vermek, cezasını çekmek, ödemek, ödeme, vergin, maaş
- ödenen sey
- öç almak