- suçunu bağışlamak
bir kimseye işlediği suçun cezasını vermemek
- af
isim Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama
- affetmek
-i Bağışlamak"Açgözlülüğü içeride de dışarıda da affetmeyen gözü tok insanlarız." - A. N. Asya
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- bağışlama
isim Bağışlamak işi, mağfiret, gufran"Hoşgörü ve bağışlamadır o insanı günahtan arındıran duygu." - İ. Aral
- mağfiret
isim Bağışlama
- özür
isim Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret"Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır." - F. R. Atay
- pardon
isim "Özür dilerim, affedersiniz" anlamlarında kullanılan bir söz"Haydi in aşağıya da, pardon mu diyorsunuz, ne diyorsunuz, onu söyle!" - N. F. Kısakürek
- efendim
ünlem Bir sesleniş karşısında "buradayım" anlamında kullanılan bir söz"Hasan! -Efendim!"
- merhamet
isim Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma"Hâlbuki Türk mazisi, o devirlerin idrakine göre şefkatin, merhametin yüzlerce abidesini vücuda getirmiştir." - H. S. Tanrıöver
- affetme
isim Bağışlama"Aranızdaki münasebet ne olursa olsun affetmeye hazırım." - N. Hikmet
- günah çıkarma
Tarih, Hristiyan Dini'nin Katolik ve Ortodoks mezheplerinde günah işleyenlerin, günahlarının affedilmesi amacıyla bir din adamına anlatmasıdır.
- af suçunu bağışlama
- af, geçirim, bağışlama, bağışlamak, geçirmek, affetmek
- affeden kimse