- yakmak
nsz Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek
- kurutmak
-i Suyunu ve ıslaklığını giderip kuru duruma getirmek"Gözyaşlarını kurut, dedi, bilirsin ki kader değişmez." - C. Meriç
- kurumak
nsz Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek"Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." - H. E. Adıvar
- kavurmak
-i Bir şeyi bir kabın içinde kendisinden başka bir malzeme koymadan pişirmek"Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." - S. Birsel
- aşırı sıcaktan kavrulmak
- kavurup kurutmak
- çok kurumak. parchedness kavrulmuşluk.