- yürek çarpıntısı
isim Sevgi, merak, kaygı, korku vb. duygular sebebiyle beliren tedirginlik"Ha bugün sokağa atılıyorum ha yarın diye yürek çarpıntısı geçirmişti." - R. N. Güntekin
- nefes nefese kalmak
soluğu tıkanacak gibi olmak"Alay doktoru nefes nefese kulübeden içeriye dalar." - N. F. Kısakürek
- solumak
nsz Nefes alıp vermek"Soluduğum duman havaya karışırken aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma." - E. Şafak
- özlemek
-i Bir kimseyi veya bir şeyi görmeyi, kavuşmayı istemek, göreceği gelmek"Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak." - A. Haşim
- hasretini çekmek
birini çok özlemek"Hasretimden deli olacak hâle geldim." - N. Hikmet
- özlemini duymak
yürekten istemek, arzu etmek"Nasıl doysun, yılların özlemini gideriyor." - A. İlhan
- soluma
isim Solumak işi"Bu kaotik şehrin en fazla, zaman tanımayan solumasını seviyordu." - N. Bezmen
- nefesi kesilmek
- şiddetle çarpmak
- hızla atmak
- nefesi kesilme
- sık sık nefes almak, nefes nefese kalmak, nefes nefese söylemek, kısa ve çabuk soluk
- yürek çarpıntısı.