- teskin etmek
acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırmak, dindirmek"Ev sahibi erkek beni, kadın da onu teskine uğraşıyordu." - B. Felek
- yatıştırmak
-i Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak"Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
- sakinleştirmek
-i Sakinleşmesini sağlamak, sessiz, dingin bir duruma getirmek
- uzlaştırmak
-i Uzlaşmalarını sağlamak"Onlar da iki tarafı uzlaştırmak için son defa arabuluculuğa koşuyorlardı." - A. N. Karacan
- barıştırmak
-i, -le Barışmalarını sağlamak, ara bulmak"Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan." - N. Cumalı
- teskin etmek.
- yatıştırmak, sakinleştirmek, rahatlatmak, barışı/güvenliği sağlamak