- indirme
isim İndirmek işi
- yere vurmak
kötü bir duruma sokmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- yok etmek
ortadan kaldırmak, ifna etmek, izale etmek
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- devirme
isim Devirmek işi
- devirmek
-i Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek"Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz." - N. Hikmet
- devrilme
isim Devrilmek işi"Suların üzerimize devrilmesinden önce yukarıya bir varsak dünya bizim olacaktı." - Halikarnas Balıkçısı
- yıkmak
-i Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı." - M. Ş. Esendal
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- yenmek
-i Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek"Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." - A. Ş. Hisar
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- yıkma
isim Yıkmak işi"Şüphe, fena bir kurt gibi ruhunu kemirmeye, masum itikadını yavaş yavaş yıkmaya başlamıştı." - R. N. Güntekin
- harap etmek
harap duruma getirmek"Mezarlığın ortasında altı adet mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar." - S. M. Alus
- çökertme
isim Çökertmek işi veya durumu"Kollarım geriliyor, adam gerilmiş kollarımla beni yere çökertmeye çalışıyor." - A. Ağaoğlu
- altetmek
- alaşağı etme
- devirme.
- harap etmek.