- suç işlemek
yasaya, töreye aykırı bir davranışta veya harekette bulunmak
- saldırmak
-e Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." - H. C. Yalçın
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- incitmek
-i İncinmesine yol açmak"Sol ayağımı geçen gün biraz incitmiştim." - A. Gündüz
- acıtmak
-i Acılık vermek"Karabiber yemeği acıttı."
- kızdırmak
-i Kızmasına neden olmak, kızmasını sağlamak
- darıltmak
-i Darılmasına sebep olmak
- gücendirmek
-i Gücenmesine yol açmak, gönlünü kırmak, incitmek"Bazı şairleri kırmaktan, gücendirmekten çekindiğimden değil, haksızlık olacağına inandığımdan başvurmuyorum bu yola." - N. Cumalı
- kabahat işlemek
- suç işlemek, gücendirmek, kırmak, rahatsız etmek, hoş gelmemek