- yerine getirmek
istenileni, gerekeni yapmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- ileri sürmek
öne doğru yürütmek
- işaret etmek
bir şeyi, bir durumu el, yüz hareketleriyle anlatmak, göstermek"Noktalama işaretleri."
- farkına varmak
gözüne çarpmak, fark etmek, anlamak"Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İ. Özel
- görmek
-i Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- gözetlemek
-i Birine veya bir şeye gizlice bakmak, dikizlemek"Arkalarından bakarken birilerinin de beni gözetlediğini sandım bir an." - E. Şafak
- izlemek
-i Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek"Babam kaşları çatılmış, başını sallayarak izliyor bizi." - A. Ümit
- gözlem
isim Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede"Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır." - S. Birsel
- gözlemek
-i Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
- gözlemlemek
-i Bir nesneyi, olayı veya bir gerçeği, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelemek, müşahede etmek"Bu niyetle asistanların, doçent ve profesörlerle ilişkilerini gözlemliyordu." - A. Ümit
- dikkat etmek
duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplamak, uyanık davranmak"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- uymak
-e Ölçüleri birbirini tutmak"Ayakkabı ayağına iyi uydu."
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- demek
nsz Söylemek, söz söylemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek
- incelemek
-i Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek"Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler." - S. Birsel
- bütünlemek
-i Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak
- riayet etmek
uymak"Edep ve erkâna riayet lazım." - R. H. Karay
- kutlamak
-i Mutlu bir olaya sevinildiğini söz, yazı veya armağanla anlatmak, tebrik etmek
- tarassut etmek
gözlemek, gözetlemek"Tarassut mevkisinde sıramızı bekleyerek düşman siperlerini tetkik etmeye başladık." - H. S. Tanrıöver
- dikkatle bakmak
- farketmek
- dikkat etmek, dikkatle bakmak, gözlemek, incelemek, gözlem yapmak, gözlemlemek, gözetlemek, -e uymak, saygı göstermek, riayet etmek, görüş belirtmek, söylemek, demek
- düşünceyi belirtmek