- taze
sıfat Bozulmamış, bayatlamamış olan"Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." - Y. Z. Ortaç
- başka
sıfat Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge"Başka bir şeyi daha aklıma iyice sokuyordum." - A. Kutlu
- yeni
sıfat Kullanılmamış veya az kullanılmış olan, eski karşıtı"Yeni giysi. Yeni ayakkabı."
- modern
sıfat Çağdaş"Bilmeyenin elinde en modern aletler bir maden külçesi hâline gelir." - M. Kaplan
- görülmemiş
sıfat O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan"Görülmemiş bir olay."
- ayça
isim Hilal
- tazelenmiş
- yeni keşfolunmuş
- yeni çıkmış
- yeni, taze, yaş, yeni, acemi, yeni olarak, yeni
- yenilenmiş