- göz ardı etmek
gereken önemi vermemek
- yüzüstü bırakmak
birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak"Dişçi, kendini yüzüstü bir kanepeye attı." - R. N. Güntekin
- kusur etmek
yanlışlık yapmak"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
- aşmak
-den Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek"İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz." - F. R. Atay
- ihmal
isim Gereken ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, savsama, önem vermeme"Ama ben yaşımın toyluğuna kapılmış, ufak tefek ihmaller bulmuştum bu tercümede." - Y. Z. Ortaç
- ihmal etmek
savsamak, savsaklamak, boşlamak"Ama ben yaşımın toyluğuna kapılmış, ufak tefek ihmaller bulmuştum bu tercümede." - Y. Z. Ortaç
- ilgisizlik
isim İlgisiz olma durumu, aldırmazlık, alakasızlık, kayıtsızlık, lakayıtlık, bigânelik, soğukluk
- savsaklamak
-i Belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak, geciktirmek, umursamamak, ertelemek, sallamak, ihmal etmek"Baban nüfus kâğıdını çıkartmayı savsaklamış." - A. Ağaoğlu
- unutmak
-i Aklında kalmamak, hatırlamamak"Biz şimdi Evliya'nın hayalhanesinden aktardığı tatları unutmadan gerçeklere dönelim." - A. Boysan
- önemsememek
- aldırmamak
- bakmamak
- boşlamak, savsaklamak, ihmal etmek, yapmamak, yapmayı unutmak, boşlama, savsaklama, ihmal
- yapmamak