- küçük düşürmek
değerini veya şerefini sarsmak"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- indirmek
-i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
- çürütmek
-i Çürümesine sebep olmak"Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." - H. R. Gürpınar
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- mahcup etmek
utandırmak"Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldü." - S. F. Abasıyanık
- utandırmak
-i Utanmasına yol açmak, utanacak bir duruma düşürmek, mahcup etmek"Muallâ Hanım'a o zamana kadar beni çok utandıran bir sual sormakta mahzur görmedim." - P. Safa
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- çürümek
nsz Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak"Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta" - B. R. Eyuboğlu
- alçaltmak
-i Alçak duruma getirmek"Yastığımızı alçaltsak da yükseltsek de boynumuz ağrır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- kangren olmak
vücudun herhangi bir yerindeki doku, kan gelmemesi sonucu ölmek"Onun bacağını kangren tehdit edip de tecrit ettiğimiz vakit daha iyi tanıdım onu." - H. E. Adıvar
- kangrenleştirmek
-i Kangren durumunun ortaya çıkmasına sebep olmak
- altetmek
- nefsin isteklerini kımak
- küçük düşürmek, utandırmak
- çürümek.