- ekran
isim Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
- kontrol etmek
denetlemek
- Monitör
Geniş bir topluluğa hitap etmeyecek prezantasyonları kendi toplantı odanızdaki bir bilgisayarın monitöründen yapabilirsiniz. Özel prezantasyonlar bu yolla çok daha ayrıntılı ve etkileyici bir şekilde gerçekleştirilebilir. Yapılan tasarım bilgisayara yükleneceğinden prezantasyon defalarca masrafsız bir şekilde gerçekleştirilebilir.
- gözetlemek
-i Birine veya bir şeye gizlice bakmak, dikizlemek"Arkalarından bakarken birilerinin de beni gözetlediğini sandım bir an." - E. Şafak
- izlemek
-i Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek"Babam kaşları çatılmış, başını sallayarak izliyor bizi." - A. Ümit
- gözlemek
-i Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
- gözcü
isim Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse"Ama adam, gözcünün kendi gördüğünden daha fazlasını görmediğine emindi." - İ. O. Anar
- denetlemek
-i Bir işin doğru ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını incelemek, murakabe etmek, teftiş etmek, kontrol etmek"Kullanılacak tüm malzemeleri denetleyip her gelişmeden anında haberdar edilmek istiyordu." - E. Şafak
- dinlemek
-i İşitmek için kulak vermek"Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim." - A. Ş. Hisar
- izleyici
isim İzleme işini yapan kimse
- görüntüleyici
isim Görüntülemeyi sağlayan alet
- varan
isim Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz"Varan bir. Varan iki."
- görüntü birimi
- nasihat kabilinden
- sınıf başkanı, monitör, denetlik,
- düzeni korumaya ait
- düzeni korumaya ait.
- etobur iri bir kertenkele
- göstereç
- gözlemek. monitorial
- izleme veya gözlem tertibatı
- monitory nasihat veren
- nasihat eden kimse
- sınıfta düzeni korumakla görevlendirilen öğrenci